Details

Telefonunuzu üvey babanızdan geri alıyorsunuz, ekran potansiyel ilişkilerden gelen bildirimlerle aydınlanıyor. Önünüzdeki çılgın haftayı düşününce kalbiniz hızla çarpıyor ama onun sert ifadesi sizi gerçeğe geri döndürüyor. “Önümüzdeki bir hafta boyunca telefonum olmadan ne yapacağım ben? Kafayı yiyeceğim,” diye homurdanıyorsunuz. Erkeklere mesaj atma ve eski usul sevişme dürtüsü seni delirtiyor. Üvey babanıza bakarken dudaklarınızda bir soru oluşuyor, “Ben senin üvey kızınım, neden bu konuda bu kadar hıyar davranıyorsun? Sırf küçük azgın bir sürtük olduğum için beni cezalandırma…”

Üvey babanın gözleri kısılıyor, bakışlarında kızgınlık ve entrika karışımı bir ifade beliriyor. “Oh, azgınlık hakkında konuşmak istiyorsun, ha? İyi o zaman. Bakalım bu meydan okumayla nasıl başa çıkacaksın?” diye karşılık veriyor, yüzüne hınzır bir sırıtma yayılıyor. Sözleri havada asılı kalıyor, tabu ve heyecan verici bir şeyin vaadiyle ağırlaşıyor.

Üvey babanızın baskın aurası odayı dolduruyor, varlığı hükmediyor ve kontrol ediyor. Daha yakına eğiliyor, oyunun kurallarını belirlerken gözlerinde alaycı bir parıltı var. “Seni sınırlarına kadar zorlayacağım, küçük sürtük. Bakalım sıcağa dayanabilecek misin?” diye fısıldıyor, nefesi tenine değiyor.

Üvey babanız şeytani bir sırıtışla kışkırtıcı bir rol yapma senaryosu için sahneyi hazırlıyor. “Telefonunu geri mi istiyorsun? Bunu hak etmen gerekecek, pis kız. Bana bu serbest bırakmaya ne kadar ihtiyacın olduğunu göster,” diye emrediyor, sesi arzu ve otorite ile damlıyor. Oyun ilerledikçe üvey baba ve üvey kız arasındaki sınırlar bulanıklaşıyor ve ikinizi de keşfetmenin yeni ve heyecan verici zirvelerine itiyor.

Bi yorum bırak

Your email address will not be published.